Gülşen: Canım sıkıldı, arkadaşımın kucağına oturdum
Şarkılarıyla olduğu kadar iddialı sahne kıyafetleri ve
şovları nedeniyle de magazin gündeminden düşmeyen Gülşen, son olarak
Ataşehir'de sahne aldı. Yeni şarkısı 'Lolipop'u yayınlayan ünlü popçu, son
sahne programında bir arkadaşının kucağına oturduğu görüntüler hakkında dikkat
çeken açıklamada bulundu.
Son dönemlerde kostümleri ve sahne şovlarıyla adından sıkça
söz ettiren Gülşen, Ataşehir'de sahneye çıktı. Cesur sahne kıyafetleriyle
görmeye alıştığımız Gülşen, bu sefer sade mini siyah elbisesi ile dikkat çekti.
Son günlerde 'Lolipop' şarkısının klibi ve bir sahnesinde
erkek arkadaşının kucağına oturmasıyla gündemden düşmeyen Gülşen, şarkı
aralarında sevenleriyle sohbet etmeyi ihmal etmedi.
"Ne Var Bunda?"
Gülşen; "Çok güzel görünüyorsunuz. Ben dayanamıyorum
yanınıza geleceğim. En son yine sahneden indiğimde bir arkadaşımın kucağına
oturdum, olanlar oldu. O gün çok mutluyduk. Canım çok sıkılmıştı, kendimi
sahnede hapis gibi hissetim. Sonra da arkadaşımın kucağına oturdum. Ne var
bunda?" diye konuştu.
Eleştirilere Yanıt Verdi
Şarkıcı Gülşen, son dönemde tercih ettiği sahne
kıyafetleriyle ilgili hem meslektaşları hem de bazı sosyal medya kullanıcıları
tarafından eleştirilmişti. Son olarak eşi Ozan Çolakoğlu'ndan boşanacağına dair
iddiaları yalanlayan Gülşen, kendisine gelen tepkilere yanıt verdi.
Pek çok sanatçının da destek olduğu Gülşen'in sosyal medya
hesabından yayınladığı o açıklama şu şekilde: "Bu kıyafet plajda giyilir
ama sahnede giyilmez.’ ‘Bu kıyafeti sesi olmayan, şarkılarıyla gündeme
gelemeyen giyer ama sanatkâr olan giymez.’ ‘Bu kıyafeti yabancılar giyer ama
burası Türkiye.’ Giyemez.’ ‘Hadi giydi ama o dansı edemez.’ ‘Evliliği yolunda
değilse, aldatılıyorsa, boşanıyorsa ve yeni bir erkek peşindeyse giyer ama her
şeyi yolunda giden bir evliliği varsa giymez.’ ‘Şu ana kadar tamamdı ama bu
sefer limiti aştı."
"Şimdi tüm o ‘ama’ların sonrasındaki cümlelerinize cevaben: Ben bir kadın bedeninde dünyaya gelmiş bir insanım. İsmim Gülşen. 26 yıldır tek başıma ayaklarımın üzerinde duruyor ve arı gibi çalışıyorum. Hiç kimseye muhtaç değilim. Pop müziğe değer ve yenilik katabilmek adına sayısız şarkı yazdım. Tabii bu uzun yolculukta hiçbir şey bana altın tabakta sunulmadı. Düştüğüm, kalktığım, mücadelesini verdiğim, çok da yaralandığım oldu elbet. Ama bugün geldiğim noktada ve her zaman, ihtiyacım olan gücü hep kendi içimde buldum. Taştan duvardan olmadığımı, sadece bir insan olduğumu hep hatırlattım kendime."
"Hiçbir Sıfatın Kölesi Değilim, kimseye Ait Değilim”
"Mesleki hayatım boyunca hep zamanın ruhunu okumaya
inandım. Müziğimin, bedenimin, zihnimin hep özgür ve bağımsız kalabilmesine
gayret ettim. Var olanla yetinmeyip yenilenmeye, değişime açık kalmanın
mesleğimi en doğru biçimde icra edebilmek için en önemli unsur olduğunu hep
bildim.”
"Meğer insan performansına gösterdiği özeni giyimine de
gösterince sanatkârlığı yok oluyormuş. Vazgeçmem istenen şey, daha az göze
batmak ya da daha çok onay görmek için kendimi, bedenimi, vizyonumu yok etmem
mi? Yoksa asla inanmadığım belirli yaftalara itaat etmem mi?"
"Ben de bu satırları tam da o yüzden yazıyorum. Kıyafet üzerinden farklı farklı ‘ama’larla sırf beni ya da sizden olmayanları nasıl alaşağı ederiz diye düşünerek çıktığınız bu yolda aslında kendi ayaklarınıza, hemcinslerinizin ve evlatlarınızın ayaklarına takmaya çalıştığınız prangaların farkında mısınız?"
"Bir gün gelip kadını ya da kendinden olmayanı yok
saymaya, baskılamaya ve gerektiğinde yok etmeye hevesli bu ataerkil sistemin
sizin gibi düşünenlerden de aldığı güçle gelip sizi de boğabileceğini, hatta
boğmakta olduğunu görmüyor musunuz?"
"Evet, ben bir anne babanın kızı, evet bir erkeğin eşi ve bir yavrunun annesiyim. Babasının kızı, bir erkeğin karısı, bir çocuğun annesi olmaktan öte ben aklı ve düşünme yeteneği olan, özgür iradeye sahip bir insanım. Bu sıfatlardan fazlasıyım. Hiçbir sıfatın kölesi değilim. Kimseye ait değilim. Ben kendimim. Kendime aitim."
"Kadınlara ‘anne’ olma, ‘evlat’ olma, ‘eş’ olma;
erkeklere ‘erkek olma’, ‘hükmetme zorunluluğunda olma, aksi takdirde eksik
olacağı’ üzerinden uygulanan tüm tahakkümün nasıl bir cehennem olduğunu ve bu
tahakkümün en sonunda erk’lik taşımayanın ya da onun yasalarına uymayanın
yaşamdan silinmesini meşrulaştırmaya hizmet etmekte olduğunu ne olur görelim
artık hep birlikte. Bir insanın yaşam hakkı, yaşam tercihleri bir başkası
tarafından belirlenemez. Bir cins ya da insan bir diğerinden üstün
olamaz."
"Yaşam Bu Zihniyetler Kadar Küçük Değil"
"Bana kıyafetim, yaşım, anneliğim, cinsiyetim, eşliğim
ya da sanatkarlığım üzerinden kurulmaya çalışılan tüm baskılar gibi eğer
çeşitli baskıların içine hapsedilmiş, nefessiz, umutsuz, çaresiz bırakılmaya
çalışılmış tek bir kişi dahi varsa okuyup nefes bulsun, küçük sandığı dünyada
aslında yalnız olmadığını, kabul görüldüğünü ve çok sevildiğini bilsin istedim.
Çünkü yaşam, bu zihniyetler kadar küçük değil. Yaşam kocaman ve yaşamak çok
güzel.”
Kaynak: milliyet
her kucağa oturma istersen
YanıtlaSilcevap için bakınız: cmly :)
YanıtlaSil